Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
İki gündür hakkımda ne yazabilirim diye kıvranıp duruyorum.Sonunda;soran olursa söylersin,dedim kendime.Ama Şevket Rado'nun Kördüğüm şiirindeki "ya her şeyim,ya hiçim" dizeleri etkiler beni.Kısaca bu kadar.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

benden adam olmaz - Ete Kurttekin & Ali Seval (HD) (Av Mevsimi 2010)

Bengi Bağlama Üçlüsü - Özlem

2 Temmuz 2011 Cumartesi

mazhar alanson - yalnızlar gari

Maybe I Maybe You - Scorpions

Bugün üçüncü gün blogda!Sanki hücremde der gibi...Ancak bir farkla;bir izleyicim var artık.Kendisine buradan teşekkür etmek isterim.Adı Azze...Teşekkür ediyorum nezaketi için.Kuru bir teşekkürle kalmak istemiyor ve kendisine müessesenin nezih üyelerine ikramı bir pasta borçlanıyorum kendimce.Umarım kabul eder.
Canı sıkılan adamın canı sıkılmaya devam ediyor bu arada...o kadar çok sebebi var ki bunun için.İyi olmak için gösterilen ilk sebebe yılana sarılır gibi sarılabilir.Yaşadığı anlam kaymalarından tutun,bir arkadaşının ifadesiyle,çok afedersiniz,poposunun çatalındaki çakrasıyla ense kökündeki çakrasının yer değiştirmesine,işlerin durgunluğundan,hayatının son dönemindeki ciddi sarsıntılara,son seçim sonuçlarından Sivas katliamına,özel hayatındaki insanların ağır baskılarına varıncaya...sevmeye,düşünmeye ve anlamaya devam ediyor.Celali de,Cemali de güzel olandan umut kesmiyor.

1 Temmuz 2011 Cuma

Bugün ikinci günüm...Henüz izleyenim yok.Bu bir problem mi?Hayır,bunca problemimizin arasında,hiç değil.Benim acelem yok...Çünkü beklentim yok.Zaman içinde ne olur bilemem.Arasıra kendimi attığım,kendimi dinlediğim ve ne kadar sessiz olsa o kadar memnun olacağım bir yer de olabilir burası..Ve yeni dostluklar kurulur ille de,bilirim...İnsanlar düşündükçe ve düşünüldükçe "kelebekler" etkilenir,böyledir.
Buraya neler yazabileceğim konusunda kuşkularım var..Siyasetten nefret ediyorum diyeceğim ama,zararlı bir çok şey gibi ondan da uzak yaşamanın imkanı yok.Düşünüp yazmaya değer her konuda yazmak istiyorum.Eğer kendimizden başlayıp "insan" hakkında bir kez düşünmeye başladı mı insan,yazmayı da seviyorsa,kendisini tutamaz biliyorum.Hayatın anlamlarından biri haline gelir yazmak.Ancak yazım sürecinin nasıl sıkıntılı bir süreç olduğunu da yine yazan bilir.Dil ve düşünce et ve tırnak gibidir..Sıkıntıya düştüğümüz noktalar bellidir...ya düşünceyi ifade güçlüğüdür,ya da nasıl düşünmemiz gerektiği noktasında takılırız.Herbirini derleyip toparlasanız bu sefer de kurgu sorunu dikilir karşınıza.Yüzeysel ifade ediyorum biliyorum ama düşüncelerim dağınık,canı sıkılan adamım bugünlerde.Geçer nihayet diye düşünüyorum.Bir şeyler karalarsam belki iyi gelir diye de yazıyorum.Düşünmeden,dağınık yazmayı seviyorum aslında.Düşünmenin yorduğu bir dönemim.Blogu kullanmayı öğrenmeye çalışıyorum.İş yaratıyorum aslında kendime.Düşünmemek için bütün çabam.Ya da çabalamamak düşüncem.Hepsi bana ait işte.

30 Haziran 2011 Perşembe

Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlık da sizin içinize bakmaya başlar..(Nietzche)